AĞAÇKAKAN - TOM ROBBINS


Özgün Adı: Still Life With Woodpecker
Yazar: Tom Robbins
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa: 256
Çeviri: Fatma Taşkent

Tom Robbins’in daha önce yayınlarımız arasında çıkan ve büyük beğeni toplayan Parfümün Dansı ve Dur Bir Mola Ver adlı romanlarından sonra bir başka kitabını daha sunuyoruz: Ağaçkakan.Yine oyuncul, uçarı ve bilge...

Bir Camel paketine bakarak neler söyleyebilirsiniz? Âşık değilseniz, o da her nesne kadar anlamsızdır. Ama, “azılı” bir bombacı aklınızı başınızdan almışsa ve aylarca Camel paketi dışında hiçbir şey “okumamışsanız”, siz de Prenses Leigh-Cheri gibi kâinatın sırlarını çözebilirsiniz belki.

Ağaçkakan, sıradışı kahramanların yaşadığı tutkulu bir aşk hikâyesi... Tahttan sürülmüş bir kraliyet ailesinin Prenses kızı ile göğsüne bantlanmış dinamit lokumlarıyla dolaşan meşhur bombacı Bernard, nam-ı diğer Ağaçkakan, Hawaii’de karşılaşırlar. Ağaçkakan bir kanun kaçağıdır ama sıradan bir suçlu değildir, şerefli bir davası ve saygı değer bir felsefesi vardır. Prenses ise seksin “arsız” çağrısına doğru dört nala koşturan soylu vücudunu ıslah etmeye karar vermiştir. Yüksek toplumsal ve çevresel duyarlılığı Ağaçkakan’ın romantik bireyciliğine toslayınca, Prenses bambaşka bir davanın peşinden koşmaya başlayacaktır: Aşk...

Aşk bazen gelir, ama sonra geldiği gibi gider. Robbins’in hınzır, dalgacı, hiperaktif dünyasında renkli ve hareketli bir aşk turu atarken, ezeli bir soruya cevap bulma arayışında Prenses ile Ağaçkakan’a eşlik ediyoruz: Aşkı kalıcı kılmanın yolu nedir? Bu arayış sırasında, piramitler, kızıl saçlılar, uzaylılar, Ay’ın ve Güneş’in misyonu ve tabii Camel paketi arasındaki esrarlı ilişkileri keşfetmek de onlara kısmet olacaktır.
Robbins aşkı mı “ti”ye alıyor, yoksa aşk karşısındaki çaresizliğimizi mi? Kendiniz karar verin.


KİTAP YORUMU

Bir Robbins romanı ile daha geldim buraya. Neden mi Robbins? Çünkü Sevgili Robbins yazdığı romanlarında mutlaka bir şeyleri ti'ye alıyor ve de yazımı çok hoş. Konuları, anlatımı, ben böyle yazılara her zaman edebiyatın egzantrik yanı diyorum. Egzantrik olmak için illa ki çok çok farklı tarzlar, fenomen ya da çok havalı kurgular gerekmiyor. Kurgu tek başına yetmiyor ya da yazım. Çok basit bir konuyu farklı bir şekilde alanlardan olduğu için Robbins benim için Egzantrik Edebiyatı yapıyor :) Her neyse romana gelirsek...

Tahttan indirilmiş bir kraliyet ailesi ve biricik prensesleri. Tahttan düşen bir aileye mensup prenses olsaydınız? Nasıl yaşıyor olurdunuz, neler yapardınız? Prenseslerin hayatı hep merak edilir, el bebek gül bebek büyütülür deriz ya hep hani... Bizim prenses amigo takımında, sürekli aşk hayatı olan biri. Bir gün amigo takımı ile maçta gösteri yaparken, herkesin içinde kan kaybı başlayınca hayatı değişir. Sürekli konuşulanlar yüzünden okulunu bile bırakır. Prenses düşük yapar ve seks perhizine gire. Buraya kadar okey. Kraliçeye gelirsek...

Kraliçe Tilli'nin en önemli özelliği şu birkaç şey: 'Ay, ay spagetti ay' cümlesi, yanında gezdirdiği finosu ve kilosu. Kraliçeyi nerede görsek bir Ay ay spagetti ay diyor, gelin de kahkaha atmayın lütfen buna. Ve çok iyi konuşamıyor. Kral Max ise kalp kapakçığı ameliyatından sonra her heyecanlandığında tıkır tıkır sesler çıkaran biri. O değil, kalp kapakçığı. Ve biraz daha zorlasa kesinlikle iddia, maç, kart oyunlarında usta olacak gibi. Ve kızlarıyla ciddi konuşan iki ebeveyn Çevre Şenliği Projesi için, odasından haftalarca çıkmayan kızlarının isteğini yerine getiriyorlar. Hawaii'ye gitmesine onay veriyorlar. Ayrıca ev sürekli CIA tarafından da izlendiği düşünülürse bu prenses için büyük bir eğlence olacak.

Bernand'a gelirsek... Kendisi uzun yıllar polise yakalanmamayı başaran bir kanun kaçağı. Profesyonel bir bombacı. Kızıl saçlarını sürekli siyaha boyamak zorunda kalan bir adam. Ağaçkakan Çetesinden geriye kalan tek kişi ve kurucusu. Ben kendisini çok sevdim. Uçakta prensese 'oh' diyerek konuşan Bernand, çok tatlı bir bombacısın!

Prenses onun Ağaçkakan olduğunu öğreniyor, seks perhizini bozuyor ve bu ikisi aşk yaşıyor. Tabi mutlu sonlar masallara özel, kişilikleri, çelişkileri, Bernand'ın finoyu yanlışlıkla öldürmesi ve gazetelere manşet olan prensesin aşkı aralarını açıyor, tebrikler Bernand! Prensesi kendinden soğutmayı başardın! Onun vizyonuna uymayan herkes gibi olma ve reklam olma düşüncesi beni sinir etti. Prenses zengin bir arap erkeği ile nişanlanıyor, bu arada camel paketi üzerindeki bir sırrı çözüyor ve takıyor piramitlere! Yakışıklı arap onun için de bir piramit inşa ettiriyor. Mutlu son mu peki? Hayır, en azından onunla değil. Ağaçkakan'ın öldüğü düşünülürken, bekarlığa veda partisinde piramitte karşılaşırlar iki aşık... Sonunda mı? Sevgili Nişanlı erkek bunları piramidin içine hapseder!

Buraya kadar aydınlanmış ayrıntılarla en heyecanlı yerde bırakıyorum ve sonunu kitaptan öğrenmenizi tavsiye ediyorum. Bu arada beni Robbins'e hayran ederek, onun kitaplarını okumama sebep olan arkadaşım Filiz Bozkuş Al'a sonsuz teşekkürler! Tavsiyelerini bekliyorum her zaman! <3

0 YORUM