BEYOĞLU'NUN EN GÜZEL ABİSİ - AHMET ÜMİT



- KÜNYE -

Kitap Adı: Beyoğlu'nun En Güzel Abisi
Yazar: Ahmet ÜMİT
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa: 640


Yılbaşı gecesi işlenen bir cinayet... Tarlabaşı'nın arka sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya çıkardığı utanç verici bir gerçek. Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların hayatlarını yaşamak zorunda olan kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu kötülükler bahçesinde, bu insan eti satılan can pazarında masumiyetini korumaya çalışan bir adam. Bir zamanlar İstanbul'un en gözde yeri olan Beyoğlu'nun hazin hikâyesi.

Karanlık... Soğuk havayla iyice ağırlaşan bir karanlık. Uzaklardan şarkılar geliyor kulağına, neşeli kadın çığlıkları, ayarını yitirmiş sarhoş naraları, biri küfrediyor belki ana avrat, belki ağlıyor biri hıçkıra hıçkıra, belki biri sessizce ölüyor bu gürültünün, bu hengâmenin ortasında. Umurunda değil. Hepsinden sıyrılmış, sadece öfke...

Nereye gittiğini bilmeden yürüyor, nefret tarafından kuşatılmış olarak. Kıskançlık denen o canavar, çelikten pençesine almış yüreğini, habire sıkıyor. "Kadınlar," diyor bir ses zihninin derinliklerinden... "Kadınlar, onlarla oynayamazsın... Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun." Hayatına giren kadınların yüzleri beliriyor sokağın zemininde. Birer birer düşüyor görüntüleri ayaklarının dibine. Hepsinin boynu bükük, hepsinin gözlerinde keder. Hepsi üzgün... Aldırmıyor, bir su birikintisiymiş gibi basıp geçiyor üzerlerinden ama yeniden düşüyor görüntüler zemine. "Kadınlar," diyor o ses yine, "Kadınlardan asla kurtulamazsın, hayaletleri hayatın boyunca seni takip eder."
(Tanıtım Bülteninden)


- ALINTILAR -

- "Kadınlar" diyor bir ses zihninin derinliklerinden... "Kadınlar, onlarla oynayamazsın... Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun."

- "Aşk nedir, Baş Komiserim?"
"Bilmiyorum ki... Sevip de kavuşamamaktır, isteyip de alamamaktır, ne bileyim. Bir insanı yanında istemektir. Ama herkesin kendine göre aşk tarifi vardır. Herkese göre farklıdır aşk."

- Oysa bu çocuklar evsizdi, umutsuzdu, geleceksizdi.

- "Yaşlı erkelerin aşkı fenadır, Baş Komiserim."

- "Aşk, dünyanın en iyi mazeretiydi."

- Bu memlekette kadınların eti de, canı da sudan ucuzdur.

- "Lütfen, sadece romanlarınızdaki cinayetlerle ilgilenin."

-"İnsanlar o kadar korkunç ki, senin merakın, onların vahşetinin yanında çok masum kalır."

- Cinayet işleyenler, kurbanlarıyla birlikte kendi huzurlarını da öldürürler.

- Kaybetmeye alıştıkça daha çok özgürleşiyor insan.

- Bir romancının yalanları her zaman dikkate değerdir.

"Aşkı ölümle birlikte düşünmek, siz erkelerin harcıdır."



- KİTAP YORUMUM -

Polisiye roman denince akla hep cinayet gelir.Bir de içinde bu roman gibi mafyalar varsa siz düşünün. Ama bunlar son zamanda resmedilen, kahraman vari, son derece yakışıklı, çekici mafyalar değil. Mafya algısının daha gerçekçi ve acımasız tarafı bizimle.Bunlar kötü olanlar.

Bazı romanlar vardır, hayatımızda hep göz ardı ettiğimiz, okuduğumuzda içimizde bir burukluk bırakan, kenar mahallelileri, hayatta bir sıfır yenik olanları, hep gözden düşmüşleri anlatan tarzlar vardır. İşte bu roman onlardan. Beyoğlu'un Tarlabaşı'nın arka sokaklarında geçen bir polisiye. Baş Komiser Nevzat, Komiser Ali ve Kriminolog Zeynep bir cinayetin peşinde.

Olaylar Engin Akça'nı bir yılbaşı gecesinde öldürülmesi ile başlıyor. Hatta öyle bir giriş yapıp etkiliyor ki pislik biri olduğunu okumasan keşke ölmeseymiş dersiniz. Bir de yılbaşı gecesinde işlenen cinayetlerin öyle bir anlatımı olmuş ki ilk girişte etkiliyor kitap sizi. Engin'in cinayetinden sorumlu olabilecek zanlılar arasında gidip gelen olaylar zinciri -ki bu zanlılar iki azılı mafya babası, ile devam ediyor. Yalnız demeden geçmeyim katili kitabın sonuna kadar tahmin bile edemezsiniz. O kadar başarılı bir şekilde anlatılmış. Roman karakterleri olsun, olay zinciri olsun gayet güzel devam ederken adamların aşıkları arasında en çok baş komiserin sevgilisi rum asıllı kadını sevdim. Çok içten bir karakter. Bir de Nevzat'ın sinir olduğu yazar komşusu var. Adam sürekli Nevzat'ı sinir ediyor çünkü kendisi polisiye yazarı. Romanın sonunda en sonunda yazarın kitabını okuyor ve yılbaşı gecesini görüyor. Ahmet Ümit kendini de romanına yerleştirmiş ve sürpriz bir sahne katmış. Şahsen benim hoşuma gitti. Eğer polisiye seviyorsanız Ahmet Ümit öneririm zira ben ilk defa okudum ve diğer kitaplarını da çok merak ediyorum. Keyifli okumalar. Ve tabi ki sıradaki kitap, bir tarihi kurgu da, görüşmek üzere.

0 YORUM